İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesi tarafından işçinin rakip firmada çalışmasının zarar oluşturmadığı sürece suç olmadığına ilişkin emsal bir karara hükmedildi.
Dava Konusu: Davalının iş sözleşmesi ve rekabet yasağına aykırı davranmama taahhüdüne rağmen aynı alanda faaliyet gösteren başka bir firmada çalışmaya başlaması nedeniyle rekabet yasağına aykırı davrandığından dolayı açılan tazminat istemi.
Davacı ve davalı şirketler e-ticaret sektöründe faaliyet göstermektedir. Davacı şirket tarafından, şirketinde görev alan kişinin aynı alanda çalışan bir firmaya transfer olarak ticari sırları dolayısıyla rekabet yasağına aykırı davrandığı iddia edilmiştir. Davacı şirket, şimdilik 5.000 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalılar ise davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, davacının rekabet sözleşmesinin varlığı iddiası ile cezai şart talep edemeyeceğini, davalı işçinin rekabet yasağı uygulanabilecek bir iş ve görevde çalışmadığını, rekabet yasağı sözleşmesi kurulması için gerekli koşulların bulunmadığını, davaya konu rekabet sözleşmesinin sınırlandırılmadığından geçersiz olduğunu öne sürmüştür.
İlk Derece Mahkemesi Kararına göre: Anayasa’nın 48 ve devam eden maddelerinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu belirtilmektedir. TBK m.27’de ise kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu düzenlenmiştir. Dolayısıyla sözleşmenin tarafları sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu belirlemekte serbest olsalar da bu özgürlük sınırsız değildir. Buna göre taraflar arasındaki sözleşmenin rekabet yasağını düzenleyen hükmü,Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırı olması ve tarafların aralarında imzalayacakları bir sözleşme hükmü ile bu özgürlüğü ihlal anlamına gelecek herhangi bir düzenleme yapmalarının mümkün bulunmaması nedeniyle geçersizdir. Dolayısıyla davanın reddine karar verilmesine hükmedilmiştir. Bunun üzerine davacı vekil tarafında istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı Vekilinin İstinaf Sebepleri: Davacı vekili’nin istinaf dilekçesinde, İlk Derece Mahkemesi’ nin davanın reddine dair kararının, eksik incelemeye ve yanılgılı hukuki değerlendirmelere dayalı, açıkça haksız ve hukuka aykırı bir karar olduğunu, rekabet sözleşmesinin yapılabileceğini ve bunun Anayasa’daki çalışma hürriyetine aykırı bir yönü olmadığı ileri sürülmüştür. Ayrıca işçinin, işverenin müşteri çevresi, üretim sınırları ve yapılan işlere ilişkin teknik bilgiyi son derece iyi bildiği bir konumda çalıştığını ve rakip firmaya geçiş yaparak bu bilgileri orada da kullanabileceği ihtimali dolayısıyla rekabet yasağını ihlal ettiği ve dolayısıyla haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Daire Kararına göre: Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davanın kısmen kabülüne ve Asliye Ticaret Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dairece yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına hükmedilmiştir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya ticari sırları ile ilgili teknik bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve işveren için önemli bir zarara sebep oluyorsa geçerlidir. Bölge adliye mahkemesince, bu hususlar dolayısıyla rekabet yasağı kaydının geçerli olduğu sonucuna ulaşılmışsa da ilgili pozisyona ilişkin bir görev tanımı ve organizsyon şeması sunulmadığından eksik incelemeye dayalı karar bozmayı gerektirmiştir. Davalılar vekili tarafından ilgili işçinin görev tanımını içeren belge ile iş yeri organizasyon şemasının sunulması üzerine davacı iş yerindeki hiyerarşik sıralamaya göre alt düzeyde çalışan olduğu, davalı iş yerinde ise orta düzeyde yönetici olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç
Davacı tarafın işçinin şirketlerinde çalıştığı döneme ilişkin görev ve sorumluluklarını içeren bir belge ile ispatlanmamakla birlikte önemli ticari sırlara vakıf olduğunu da yasal deliller ile kanıtlanamamıştır. Dolayısıyla işçinin rakip firmada işe girmesi sonucunda davacı şirkete önemli bir zarara sebebiyet verme ihtimalinin bulunduğu iddiasının da kanıtlamaması sebebiyle rekabet yasağı kaydı geçerli olmadığından dolayı davanın reddine karar verilmiştir.